Yazıcızâde Alî’nin bilinen en önemli eseri Tevârîh-i Âl-i Selçûk adlı eserdir. Yazarın hayatı hakkında fazla bilgi bulunmamakla birlikte eser, Sultan II. Murad'ın talebiyle yazılmaya başlanmış ve 1424 veya 1436-1437 yıllarında tamamlanmıştır.
Hayatı hakkındaki bilgiler oldukça kısıtlıdır. Ancak Neşrî Târîhi’nde onun, Sultân II. Murâd devrinde Mısır’da Memluk sultanlarının yanında Osmanlı elçiliği yaptığı ve Tevârîh-i Âl-i Selçuk
adlı eserini 839/1436 yılında muhtemelen sultanın emriyle hazırladığı bildirilmektedir
Eser, içeriği itibariyle Türklerin tarih sahnesine çıkışından Osmanlılara kadar olan dönemi kapsamaktadır. Türklerin tarih sahnesine çıkışı, Oğuz boyları, tamgaları, gelenekleri, Selçukluların şeceresi, Türkiye Selçukluları, Gazan Han dönemi ve Osmanlıların Anadolu’ya gelişleriyle ilgili detaylı bilgiler sunmaktadır. Eser aynı zamanda Sultan II. Murad dönemi (1421-1444, 1446-1451) kültür hayatı ve dil yapısı hakkında önemli bilgiler içermektedir. Tevârîh-i Âl-i Selçûk, yazıldığı dönemdeki Türklük şuuru ile dikkat çekmektedir (Demir ve Durdu, 2017).
Eserin Yapısı ve İçeriği
Eser, genel olarak dört bölümden oluşmaktadır:
1. Bölüm
Birinci bölüm, A 1b/1 varaktan başlar. Besmele ile başlayan bu bölümde Hz. Adem ve Hz. Havva’dan bahsedilir. Ardından Hz. Nuh’un oğlu Yafes ve onun nesline Türkistan’ı yurt olarak vermesi anlatılır. Bu konu son peygamber Hz. Muhammed’e kadar getirilmiştir. Daha sonra coğrafi bilgiler verilerek bu bölgelerde yaşayan Türk ve Moğol boyları hakkında ayrıntılara yer verilmiştir.
Eserin bu kısmında Oğuz Kağan ve yirmi dört Oğuz boyu ile ilgili bilgilerin yer aldığı Oğuz-nâme bölümü dikkat çekmektedir. Bu bölüm, Reşidüd-din Fazlullah-ı Hemedânî’nin Câmi‘u’t-Tevârîh (1318) adlı eserinden, Uygurca Oğuz-nâmeden ve bilinmeyen diğer kaynaklardan yararlanılarak oluşturulmuştur. Ayrıca bu bölümde, Oğuz boylarına ait altın yaldızlı tamgalar da sunulmuştur. Boyların toy ve ülüş gelenekleri ile ongunları hakkında bilgiler de sırasıyla yer almaktadır (Bakır, 2017).
2. Bölüm
Bu bölüm, Muhammed b. Ali b. Süleyman er-Râvendî’nin Rahatüs’-Sudûr ve Ayetüs’-Sürûr (1207) adlı eserine dayanır. Tevârîh-i Âl-i Selçûkun bu kısmı, A 18b/17 varak numarasında “Ẓikr-i Selâṭîn-i Âl-i Selçûk” başlığıyla başlar. Yazıcızâde Alî, Selçukluların soyunu Oğuzlara bağlayarak Selçuklu tarihine giriş yapmıştır. Gazneli Mahmud ve Selçuklular arasındaki mücadeleler ile Büyük Selçuklu Devleti’ne ilişkin bilgiler bu bölümde sunulmuştur. Ayrıca Harzemşahların Irak’ı istilası da anlatılmaktadır (Bakır, 2017).
3. Bölüm
Eserin hacim olarak en geniş bölümünü oluşturan üçüncü bölüm, İbn Bîbî’nin el-Evâmirü’l-Alâ’iyye fi’l-Umûri’l-Alâ’iyye (1282) adlı eserinden çevrilmiştir. Ancak Yazıcızâde Alî, bu eserü birebir çevirmek yerine, diğer kaynaklardan eklemeler yapmış veya bazı çıkartmalar yaparak yeni bir eser ortaya koymuştur. Örneğin, Selçuklu emirlerinin Oğuz boylarına mensubiyeti ve Oğuz Töresi’nin Selçuklulara etkisi gibi konular eklenmiştir. Bu bölüm, Anadolu Selçuklu tarihine geniş yer vermektedir (Bakır, 2017).
4. Bölüm
Son bölüm, A 416b/8 varaktan itibaren başlar ve Gâzân Han’ın (1295-1304) Müslüman olması ile ilgilidir. Bu bölümde, Gâzân Han’ın tahta çıkışı, dönemi ve ölümü sonrası Anadolu’daki durum aktarılmıştır. Son olarak Osmanlıların Anadolu’ya gelişi ve Osman Gazi hakkında bilgiler verilmiş, eser A 453b/11 varak numarasında Osman Gazi’nin bir hikâyesi ile sona ermektedir. Ancak bu bilgilerin kaynakları belirtilmemiştir (Bakır, 2017).
Sonuç
Tevârîh-i Âl-i Selçûk, Türk tarihi ve kültürü üzerine önemli bir eser olmasının yanında, yazıldığı dönemdeki kültürel ve siyasî algıyı anlamamıza da katkı sunmaktadır. II. Murad döneminin kültürel bir yansıması olan bu çalışma, Türkçe yazılmış önemli tarih kitaplarından biri olarak değerlendirilmektedir (Taş, 2024).
Yazıcıoğlu Ali eser içerisinde, özellikle bölüm sonlarında kaleme aldığı manzum bölümlerde, Sultan II. Murad’a ithafen methiyeler yazmıştır:
(2) Elümden kim ola ki bula necāt
Çün oldı cihān menzili hādisāt
Kişi ger fakir ola yā pādişāh
(3) Yeri ‘ākıbet ola hāk-i siyāh
Hüner-mend olur-ısa yani hüner
Elümden kaçan kurtıla ser-be-ser
(4) Kimesnenüŋ öldigüne olma şād
Ki bu çarh kimseye virmez murād
Kanı Āl-i Selçuk u Sasanilar
(5) Kanı Deylemiler Horāsāniler
Dem-ā-dem ecel cāmını içdiler
Beyâbān-ı ‘adem mülkine göçdiler
(6) Cihān bunları şöyle kıldı nihān
Ki bilmez kimesne bunlardan nişān
Meger şol ki hoş ‘adl-ıla dādı var
(7) Tevārîh içinde anuŋ adı var
Cihān-cūna idügi rūşen durur
Buna ‘ākil aldansa gevden durur
(8) Kişi āhiretden degüldür ırak
Gerek her dem ede anuŋ-uçun yarak
Çü mecmū’-ı halka bekā andadur
(9) Kamu itdügine cezā andadur
Düriş küle cennetde cānuŋ mukîm
Ne ġam cism olursa ‘izām-ı remîm
(10) Nitekim revāndur selātîn-i Rūm
Ki ‘ālemde vaz’ itdiler hoş rüsūm
Gazā vü cihād idi anlara kār
(11) Anuŋ- içün kılurlar cihānda karār
Halef oldı anlara Sultān Murād
Dahı artuġ ider olardan cihād
(12) Du’ālar kılur cümle rûhānîler
Ki dāyim duta devri ‘Osmāniler (Yazıcıoğlu, 51)
...
(6) Meger ol ki Hakk anı bîdār ide
Ki dünyāda ‘ukbā-y-içün kār ide
Nitekim Şehen-şeh Murād’a Huzāy
(7) Olupdur nice hayr işe reh-nümāy
Huzā’ya dahı yigrek it hālini
Refik eyle tevfike ef’ālini (Yazıcıoğlu, 51)
...
(11) Çün geldi zuhūra nesl-i ‘Osmān
Mecmū’ınuŋ adı oldı penhān
(12) Yā Rabb bu zuhūrı dāyim eyle
Dünyā çemeninde kāyım eyle
(13) Ser-sebz ola baġ-ıla gülistān
Şol şāhî ki servdür hırāmān
(14) Mādām ki devr ide bu devrān
Maksūd-ı zamān-ı Murād-ı insān(Yazıcıoğlu, 55)
KAYNAKÇA:
Demir, F., & Durdu, A. (2017). Tevârîh-i Âl-i Selçuk [Oğuzname-Selçuklu Tarihi](Giriş-Metin-Dizin).
Demir, N. (2011). Türk Dünyasının Ortak Kaynağı:“Yazıcıoğlu Ali’nin Selçuk-Nâme’si”. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, (58), 49-68.
Taş, İ. (2024). Yazıcıoğlu Ali’nin Tevârih-İ Âl-İ Selçuk Eserinde Yer Alan Manzum Oğuznâme Hakkında. Karabük Türkoloji Dergisi, c. 5, sy. 9, 2024, ss. 31-56.
Yazıcızade Ali. (2017). Tevârîh-i Âl-i Selçûk (Oğuznâme-Selçuklu Tarihi), haz. Abdullah Bakır, İstanbul, Çamlıca Yayınları.