Hadîdî
Tarihçi, Şair

Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar olan olayları anlattığı "Tevârih-i Âl-i Osman" adlı eseriyle tanınır.

Hadîdi mahlası ile şöhret kazanan yazarın asıl adı bilinmemektedir. Şuara tezkireleri ve diğer kaynaklar, onun eserlerinde yalnızca Hadîdi mahlasını kullandığını belirtir. Bazı kaynaklara göre Hadîdi mahlası, baba mesleğinin veya kendi sanatının demircilik olmasına dayanmaktadır. Hayatına dair bilgiler sınırlı ve yetersizdir. Ancak eserindeki bir ifade, onun II. Bayezid devrini (1481-1512) idrak ettiğini göstermektedir. Atalarının Süleyman Paşa’nın maiyetinde Rumeli’ye ilk geçenler arasında yer aldığı ve Keşan ile Ferecik’in fethine katıldığı bilinmektedir. Kendisi de Ferecik’te doğmuştur.

Hadîdi’nin 906 (1500-1501) yılında Süleyman Paşa Camii’nin minaresindeki kitâbeyi yazdığı ve 1516’da Süleyman Paşa vakıflarının nâzırı olduğu kayıt altındadır. Ölüm tarihi ise kesin olarak bilinmemektedir. Kafzâde Fâizî ve Riyâzî’ye göre Kanûnî Sultan Süleyman devrinin başlarında vefat etmiştir. Sicill-i Osmânî’de (II, 110) Hadîdi’nin 940 (1533-1534) yılında öldüğü belirtilse de bu tarih kesin değildir. Osmanlı Müellifleri’nde 967 (1559-1560) yılında Tırhala kadısı iken öldüğü aktarılsa da bu bilgi yanlıştır, çünkü bu tarihte Tırhala’da kadı olarak Pârepârezâde Ahmed Efendi bulunmaktadır.

Hadîdi’nin bilinen tek eseri manzum Osmanlı tarihidir. Kitabın son kısımlarında gazellerinin bulunduğu bir divanından bahsedilse de bu divanın varlığına dair bir kayıt bulunmamaktadır. Ancak bazı tezkireler, şiir mecmuaları ve Edirneli Nazmî’nin Mecmau’n-nezâir’inde Hadîdi’nin şiirlerine rastlanmaktadır. Hadîdi’nin tarihine, çeşitli kaynaklar Tevârîkh-i Âl-i Osmân adını vermiştir. Kâtib Çelebi eseri Târîh-i Âl-i Osmân olarak kaydetmiş, Hammer ise Şehnâme-i Âl-i Osmân adını kullanmıştır.

Hezec bahrinde yazılmış olan Tevârîh-i Âl-i Osmân toplam 6646 beyitten oluşmaktadır. Hadîdi, geleneğe uyarak eserine tevhid, münâcât ve na‘t ile başlamış, ardından Kanûnî Sultan Süleyman’ın methine dair iki uzun manzume eklemiştir. Bu eseri Kanûnî’ye sunma fırsatı bulamamıştır. Hadîdi, 937 (1530-1531) yılında tamamladığı eserine Osmanlı hânedanının ceddi Süleyman Şah’tan başlayarak, 1523’te Makbul İbrâhim Paşa’nın sadârete gelişi ile son vermiştir. II. Bayezid dönemini, başka bir esere başvurmadan, bizzat yaşadığı olaylara dayanarak yazdığını belirtmiştir. Yavuz Sultan Selim ve Kanûnî dönemlerini ise kendi gözlemlerine dayandırarak kaleme almıştır.

Hadîdi’nin eseri, Osmanlı para tarihine ve Rumeli’deki ilk fetihlere dair orijinal bilgiler sunmaktadır. Meselâ, ilk Osmanlı akçesinin Orhan Gazi döneminde değil, Osman Gazi zamanında basıldığı ve Ferecik’in Orhan Bey devrinde Süleyman Paşa tarafından fethedildiği gibi bilgiler Hadîdi’nin eserinden öğrenilmektedir. Eserin mevcut nüshalarının çoğunun harekeli olması, yer adlarının doğru tespitinde araştırmacılara kolaylık sağlamaktadır.

Hadîdi, bazı tasvirlerde sanatlı bir üslup kullanmış ve döneminin konuşma dilinden zengin unsurlar barındıran bir Türkçe ile yazmıştır. Edebi zevkinin yüksek olduğu söylenebilirse de şairliği bazı müelliflerce eleştirilmiştir. Tevârîh-i Âl-i Osmân’ın beş nüshası Türkiye’de, ikisi yurtdışındadır. Bu nüshalar Necdet Öztürk tarafından yayımlanmıştır.


Hadidi’nin Tevârîh-i Âl-i Osmân Adlı Eserinde “II. Bayezid ve Cem Sultan Arasındaki Taht Mücadelesi" Beyti:

FİRİSTADEN-İ KÄSID CEM SULTAN BE-SULTAN BAYEZID HAN

ü elçi göçdi gitdi girdi râha

Gelüp bir gün irişdi taht-gåha


İşitdi elçiyi erkân-ı devlet

Buyurlar konduruben nüzl ü ni'met


Seherden geldi käsıd kim göründi

Vezîri şäh eline náme sundı


Demiş "Bursa'yla Anatolı'yı bana

Ceml-i Rüm-eli İstanbul'ı sana"


Kabûl itmez bu sözi Bayezid Hân

Hemân elçiye destûr oldı ol ân


Hemån emr itdi cem' oldı çeriler

Gemiler hazıridi geçdi leşger


Sürüp Cem dahı gûya berk-ı acil

Yeni-şehr'ün öninde oldı mukabil


Dürüşdiler aceb ceng oldi vâfir

Sinup Cem kaçdı mağlüb oldi áhir


Karaman'a hemân cân atdı, gitdi

Sürüp Konya'ya altı günde yetdi


Hemán ardınca anun Bayezid Hân

Sürüp lesger tutar råh-i Karaman


Karaman'dan kaçup Cem Mısr'a gitdi

Meger bir gün ki varup Mısr'a yetdi


Cem'e sultân-ı Mısr itmedi rağbet

Kapusında anun bulmadı izzet


Mısır'dan azm-i Ka'be itdi gitdi

İşit hacc itdüginden sonra nitdi


Diledi Ka'be'de ola mücavir

Göre kim ne olur taldini Kadir


Emir-i Hacc'a sultan söylemişdi

Mücavir olmağa koman dimişdi


Emir-i Hace'dan olmadı icazet

Yine Cem, Rüm'a eyledi i'ådet


Çikup Şam'a gelüp Tarsus'a irdi

Karaman-oğh Kasım karşu vardı


Cem andan Engüri'ye azm itdi

Göçüp hem Bayezid Hän karşu gitdi


İşitdi Bayezid Hän'un gelişin

Karaman'dan yana dönderdi yüzin


Karaman'a varup Iç-il'e girdi"

Işidüp Bayezid Hân dahi irdi


Karaman'a ki geldügin işitdi

Gemiye girdi Cem Rados'a gitdi

Sekiz yüz seksen altısı Nebinün

Bu hâle tarih oldi hicretinün


(Öztürk, 1991. Hadidi, Tevarih-i Al-i Osman)


Necdet Öztürk Tarafından Yayına Hazırlanan Tevarih-i Al-i Osman'ı İndirmek İçin:

Tevarih-i Al-i Osman


Kaynaklar:

Öztürk, N. (1991). Hadidi, Tevarih-i Al-i Osman. MÜ Edebiyat F.

Öztürk, N. (1997). Hadîdî, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/hadidi (28.11.2024).