Eserlerinden biri "Tevârîh-i Âl-i Osmân"dır. Bu eser, Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan 1502-1503 yıllarına kadar olan dönemi sade bir Türkçe ile anlatır ve erken dönem Osmanlı tarihi için önemli bir kaynaktır.
Oruç Bey Tarihi, diğer 15. yüzyıl Osmanlı tarihleri arasında, II. Bayezid döneminin kronolojisini ayrıntılı olarak vermesi nedeniyle ayrı bir önem taşımaktadır. Eserde II. Bayezit'in İstanbul'dan eski Osmanlı başkenti Edirne'ye veya Edirne'den İstanbul'a hareketi ve bu şehirlere gelişi, fırtına, sel ve deprem gibi doğal afetler, yangın ve salgın hastalıklar, ay ve güneş tutulmaları gibi astronomi olayları ve diğer olaylar meydana geldi. . Haberler büyük bir titizlikle ve kronolojik ayrıntılarla veriliyor.
Hayatı hakkında bilinenler hemen sadece kendi eserinde verdiği bilgilere dayanır. Edirne’de doğduğu, Fâtih Sultan Mehmed ve II. Bayezid zamanlarında yaşadığı ve Edirne’de kâtiplik yaptığı, muhtemelen divan kâtipliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Başka hangi görevlerde çalıştığı hakkında kesin bilgi mevcut değildir. Ancak malî durumunun iyi olduğu ve 905’te (1500) Edirne’de Sarıca Paşa mahallesinde Eskicami müezzini Hacı Mahmud tevliyetinde 4000 akçelik nakit ve yılda 1848 akçe gelir getiren gayri menkullerle bir vakıf tesis ettiği ve buraya geliri yüksek evler, odalar, dükkânlar bağışladığı bilinmektedir. Yeniden düzenlediği eseri 908 (1503) yılı olayları ile sona erdiğinden bu tarihten biraz sonra vefat ettiği söylenebilir.
Bazı araştırmacılar tarafından en eski Osmanlı tarihçilerinden olduğu belirtilen Oruç Bey’in eserinin adı Tevârîh-i Âl-i Osmân’dır. Birkaç versiyonu bulunan eserin telif tarihi bilinmemekle birlikte II. Bayezid döneminde yazıldığı kesindir. Halil İnalcık’a göre Oruç Bey kitabını bu padişaha ithaf etmiştir. Muhteva bakımından anonimlere benzeyen eser Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan başlar ve bazı nüshaları 908 (1503) yılına kadar gelir. Tevârîh-i Âl-i Osmân üzerinde geniş bir inceleme yapan Ménage’a göre Oruç Bey iki eser kaleme almıştır. Bunlardan 900 (1495) yılı civarında yaptığı telif muhtasardır ve anonimlerden birine dayanır. İkinci metin ise ağırlıklı olarak Âşıkpaşazâde’yi esas alır ve onun eserine yapılan zeyilden oluşur. 906’da (1500-1501) telifine başlanan bu metin 908’de (1502-1503) sona ermiştir. Manisa nüshası ile Paris nüshası kısmen bu ikinci versiyonu içermektedir. Yine Ménage’a göre bazı nüshalarda bulunan giriş kısmı ona ait olmayıp sonradan eklenmiştir (TED, sy. 9 [1978], s. 232-233). Ayrıca eserin II. Bayezid devrinde yazılan anonimlere en azından bu padişah dönemi için kaynaklık ettiği üzerinde durulur (Öztürk, sy. 5 [1996], s. 125).
Başlıca kaynakları başta Yahşi Fakih’e izâfe edilen Menâkıbnâme olmak üzere tarihî takvimler, gazavatnâmeler ve anonim Tevârîh-i Âl-i Osmân’ın da kaynağı olabilecek bir eserdir. Âşıkpaşazâde târihinde yer alarak günümüze ulaşan Yahşi Fakih menâkıbnâmesi Oruç Bey tarafından kullanılmış ve 825’e (1422) kadar olaylar oradan aktarılmış olmalıdır. Ankara Savaşı’nı ise muhtemelen bizzat bu savaşta bulunmuş yaşlı yeniçerilerden nakletmiştir. Kısmen II. Murad devrinden itibaren ve özellikle II. Mehmed ile II. Bayezid devirleri için gözlemlerine dayanan yazar eserini sade bir Türkçe ile kaleme almıştır. Tesbit edilebildiği kadarıyla eserden ilk söz eden ve yararlanan müellif Şehrîzâde Mehmed Said’dir (ö. 1178/1764-65). Tayyarzâde Atâ Bey de eseri kullanan Osmanlı tarihçilerindendir.
Tevârîh-i Âl-i Osmân, ilk Osmanlı standart tarihleri kabul edilen Âşıkpaşazâde ve Neşrî tarihlerini tamamlar niteliktedir. Eser, diğer 15. yüzyıl Osmanlı tarihleri arasında, II. Bayezid döneminin kronolojisini ayrıntılı olarak vermesi nedeniyle de ayrı bir önem taşımaktadır. Eserde II. Bayezit'in İstanbul'dan eski Osmanlı başkenti Edirne'ye veya Edirne'den İstanbul'a hareketi ve bu şehirlere gelişi, fırtına, sel ve deprem gibi doğal afetler, yangın ve salgın hastalıklar, ay ve güneş tutulmaları gibi astronomi olayları ve diğer olaylar meydana geldi. . Haberler büyük bir titizlikle ve kronolojik ayrıntılarla veriliyor (Karaduman, 2010).
Oruç Bey'in Tevârîh-i Âl-i Osmân'ında H. 906 (M. 1500) Yılında Gerçekleşmiş Bazı Felaketler ve Karamanoğlu Beyi'nin İsyanına Dair Yazılanlar:
Mah-ı muharrem sene 906 ve girü bu yıl Şehr-i üsküp yandı muharrem ayınuñ seşenbih gün çeharşenbih gicesi be-nam kişilerden bezzazi- -stan hocaları on sekiz kişiyile yandı … …Şaban ayı ahirinde ve girü cemaziyü'l-ula evayilinde Şehr-i üsküb[de] bir hadise dahı oldı vardar suyı dirler taşup Şehr-i üskübüñ içinde hisaba gelen beş yüz kişi eviy[le] su alup gark oldılar… …ve girü bir hadise dahi Şaban ayı içinde anadoludan Şehr-i kütahiyye yandı dirler ve girü ramażanuñ on beşinde yekşenbih gicesi buruşa şehri oda yandı ağaç bazarı balık bazarı ta camie gelince hark oldı hak rızk çok emlak yandı… … vilayet-i karamanda varsak içinde karaman oğlanlarından mustafa adlu bir kimse huruc itmiş karaman oğlıyam diyü gelüp ol varsak iline girüp ve taş ili alup andan gelüp larende yöresini yakup yıkup cerìme alup çevre illeri urup halkı velveleye bırakmış idi akıbet sultan bayezìd halledehu devletehu Padişah dahı vezìri Mesih paşaya emr idüp silahdarlardan bin beş yüz kişi koşup ve üç bin yeniçeri bile ve anatoludan dahı üç bin azab ve anadolu leşkeri ve begler begi sinan beg paşa ve karaman begi Şehinşah çelebi beg paşası kemal paşa karaman leşkerle bile olup mesìh paşa ramażanun beşinde pençşenbih güninde konstantinden çıkup denizi geçüp zikr itdügümüz leşker ile karaman vilayeti varsak iline yürüdi… (Oruç Bey Tarihi Manisa Nüshası'ndan)
Kaynaklar:
Karaduman, S. (2010). Oruç Beg Tarihi Manisa Nüshası (İnceleme-Metin-Dizin). Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bursa Uludag Universitesi.
Özcan, A. (2007). ORUÇ b. ÂDİL, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/oruc-b-adil (08.11.2024).