Eserleri arasında "Mukaddeme-i Kavanin-i Tesrifat" ve "Kitabü'l-İfadeti'l-Muknia fi Kiraatü'l-Eimmeti'l-Erbaa" bulunmaktadır.
Osmanlı Devleti'nde 18. yüzyılda devlet görevlerinde bulunmuş önemli bir devlet adamı ve tarihçidir.
İstanbul'da doğan Abdullah Nâilî Paşa, Hotin Ağalığı'ndan emekli Halil Ağa'nın oğludur. Tahsilini tamamladıktan sonra 1713 yılında Dîvân-ı Hümâyun Kalemi'ne mülâzım olarak girdi ve devlet kademelerinde hızlı bir yükseliş gösterdi. 1730 yılında beylikçi kesedarlığı, 1736 Rus seferi sırasında Babadağı ordugâhında beylikçi olarak görev aldı.
Aynı yıl düzenlenen İran-Rus seferinde rikâb beylikçiliğine, bir süre sonra da teşrifatçılığa getirildi. Teşrifatçılık görevindeyken Osmanlı Devleti'nde uzun zamandır dağınık durumda olan teşrifat kanunlarını yeniden düzenledi. 1745'te hem teşrifatçı hem de beylikçi olarak görevine devam etti. 1754'te başdefterdar oldu ve 19 Mart 1755'te sadrazamlığa getirildi. Ancak bu görevde yalnızca üç ay kalabildi ve 24 Ağustos 1755'te azledilerek Sakız Adası'na sürgün edildi.
Kısa bir süre sonra affedilen Abdullah Nâilî Paşa, Girit Valiliğine tayin edildi ve bu esnada Kavala ve Selanik sancakları kendisine arpalık olarak verildi. 1758 yılında kendi talebi ücerine Cidde Valiliğine gönderildi. Hac için Mekke'ye giderken hastalanarak yolda vefat etti ve Medine'de Hz. Hatice'nin kabri yanına defnedildi.
Abdullah Nâilî Paşa, Osmanlı devlet gelenekleri ve teşrifat kuralları konusundaki uzmanlığıyla bilinir. En önemli eseri Mukaddime-i Kavânîn-i Teşrîfât (Defter-i Teşrifat), Osmanlı merasimleri ve teşrifat kuralları konusunda yazılmış en değerli kaynaklardan biridir. Eserde, Osmanlı Devleti'nde çeşitli vesilelerle gerçekleştirilen merasimler detaylı olarak anlatılmış, bu merasimlerin tören düzeni ve uygulamaları belge niteliğinde kaydedilmiştir.
Mukaddime-i Kavânîn-i Teşrîfât, Osmanlı Devleti'ndeki teşrifat geleneğinin bozulduğu bir dönemde kaleme alınmış olup, Padişah'ın fermanı ile teşrifat kurallarını yeniden düzenleme amacı taşımaktadır. Kitabın bir kısmı Türk Tarihi Encümeni Mecmuası’nda tefrika halinde yayınlanmış olup, çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları bulunmaktadır.
Bu nüshalar arasında Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi (Yeniler, nr. 612) ve Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi (nr. 20) en önemlileri arasındadır.
Bunların yanı sıra, el-İfâdetü’l-muḳniʿa fî ḳırâʾati’l-eʾimmeti’l-erbaʿa adlı Arapça kıraat ilmiyle ilgili bir eseri ve bir mürettep divanı da vardır.
Abdullah Nâilî Paşa, Osmanlı devlet yapısının en karmaşık alanlarından biri olan teşrifat konusunda sistematik bir düzen getiren önemli bir isim olmuş, geride Osmanlı teşrifat geleneğini inceleyenler için vazgeçilmez kaynaklar bırakmıştır.
Defter-i Teşrifat'ta Hırka-i Şerîfe Ziyareti Geleneği Kısmı:
Ziyâret-i Hırka-i Şerîfe
Ramazân-ı Şerîf’in on beşinci güni âdet-i hasene-i Saltanat-ı Seniyye üzere serây-ı hümâyûn-ı hazret-i şehr-yârîde mahfûz Hırka-i Şerîfe’nin ihrâc ve ziyâretlerinde ber-mu’tâd-ı kadîm icrâ olunan resm-i müstedîmdir
Semâhatlü şeyhü’l-İslâm efendi hazretleri,
Mevcûd-ı der-bâr-ı hilâfet-karâr olan vüzerâ-yı izâm hazerâtı,
Sadreyn-i muhteremeyn efendiler hazerâtı,
Sadreyn-i mükerremeyn ma’zûlleri ve pâyelüleri efendiler hazerâtı,
Nakîbü’l-eşrâf efendi hazretleri,
Bi’l-fi’l İstanbul kadîsı efendi hazretleri,
İstanbul ma’zûlleri ve pâyelüleri efendiler hazerâtı,
Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere ma’zûlleri efendiler hazerâtı,
Meşâyih-i kirâmdan Ayasofya-i Kebîr şeyhi efendi,
Sultân Ahmed şeyhi efendi,
Süleymâniyye şeyhi efendi,
Sultân Bâyezîd şeyhi efendi,
Sultân Mehemmed şeyhi efendi,
Sultân Selîm şeyhi efendi,
Eyyûb şeyhi efendi,
Üsküdâr’da olan Vâlide Sultân ve Şehzâde ve Yeni Câmi’-i Şerîf şeyhleri
efendiler,
Koca Mustafa Paşa Tekyesi şeyhi
Ber-vech-i muharrer yevm-i mezbûrda müşârün-ileyhim hazerâtı da’vet olunub Ayasofya Câmi’nde salât-ı zuhru edâdan sonra Serây-ı Hümâyûn’a gidilüb Bâbü’s-saâdeye varıldıkda silahdâr-ı şehr-yârî ağa re’fetlü Sadr-ı a’zam hazretlerin istikbâl ve da’vet iylediklerinde cümle ile Hırka-i Şerîfe odasına varılub sanduka-i şerîfeyi şevketlü hünkârımız kemâl-i ta’zîm ve tekrîm ile açub huzzâra yüz sürmeğe ruhsat-ı hümâyûn-ı erzânî buyurıldıkda ibtidâ re’fetlü sadr-ı a’zam hazretleri yüzin sürüb ba’dehû takbîl idüb durdığı yere rücû’ ve kıyâmen tevakkuf idüb ba’dehû semâhatlü şeyhü’l-İslâm efendi ba’dehû vüzerâ-yı izâm hazerâtı ba’de-hüm ulemâyı kirâm efendiler ba’de-hüm yeniçeri ağası ba’dehû defterdâr ve reîsü’l-küttâb efendiler ve çavuşbaşı ağa ve tezkireci ve mektûbî efendiler ve ser-gulâm-ı bâkî ve teşrîfâtî yüzler sürüb takbîl iyledikden sonra mümâ-ileyhim meşâyih-i kirâm birer birer sanduka-i şerîfe mukabelesine varub ibtidâ feth-i eydî-i duâ ve sonra ruh-sûde-i ta’zîmi edâ idüb bunlardan sonra rikâb-ı hümâyûn ağaları ve sâir arz ağaları ve Enderûn-ı Hümâyûn ağalarından yüz sürecekler temâm oldıkdan sonra Hırka-i Şerîfe’nin yüz sürilen mahalli altun meşrebe içinde gasl ve âb-ı merkum hıfz olundıkdan sonra gasl olunan mahall ûd ve anber yakılarak kurıdılub ba’dehû herkesin avdetine izn-i hümâyûn erzânî buyurıla gelmiş.
Sadeleştirilmiş Hali:
Hırka-i Şerife Ziyareti
Osmanlı padişahlarının güzel bir geleneği olarak, Ramazan ayının 15. günü, sarayda muhafaza edilen Hırka-i Şerife’nin çıkarılması ve ziyaret edilmesi töreni düzenlenirdi. Bu tören, eski geleneklere uygun olarak gerçekleştirilirdi.
Bu özel törene, aşağıdaki yüksek devlet ve din görevlileri davet edilirdi:
Tören günü, davetliler önce Ayasofya Camii’nde öğle namazını kılar, ardından Topkapı Sarayı’na geçerdi. Bâbüssaade kapısına geldiklerinde, silahdar ağa tarafından sadrazam karşılanır ve törene davet edilirdi. Ardından, hep birlikte Hırka-i Şerife’nin bulunduğu odaya girilirdi.
Padişah, büyük bir saygı ve hürmetle Hırka-i Şerife’nin saklandığı sandukayı açar ve ziyaretçilere yüz sürmeleri için izin verirdi. İlk olarak sadrazam, ardından şeyhülislam, vezirler, alimler, yeniçeri ağası ve diğer devlet adamları sırayla Hırka-i Şerife’yi hürmetle öperek dua ederdi. Daha sonra, büyük tarikat şeyhleri de aynı şekilde ziyaretlerini tamamlardı.
Bu törenden sonra, sarayda görev yapan harem ağaları ve diğer Enderun görevlileri de Hırka-i Şerife’ye yüz sürerdi. Ziyaret sona erdikten sonra, Hırka-i Şerife’nin temas edilen kısmı altın işlemeli özel bir kap içinde yıkanır ve bu su özel bir kapta saklanırdı. Yıkanan bölüm, güzel kokularla (öd ağacı ve amber) tütsülenerek kurutulurdu.
Son olarak, törene katılan herkesin evlerine dönmesine izin verilirdi ve böylece ziyaret tamamlanmış olurdu.
Nâilî Abdullah Paşa'nın Can Çevik Tarafından Hazırlanmış Defter-i Teşrifat (Yüksek Lisans Tezi)'ını İndirmek İçin:
Kaynaklar:
Çevik, C. (2018). Naili Abdullah Paşa Defter-i Teşrifat (Metin-Değerlendirme). Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Tarih Bilim Dalı, İstanbul.
İpşirli, M. (1988). Abdullah Nâilî Paşa, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/abdullah-naili-pasa (01.11.2024).